28 Eylül 2007 Cuma

yeme-içme

cafeler

AGRILIA CAFE
Adresi
Kemal Pasa Caddesi No:75, ALAÇATI
Telefonu
+90 232 716 85 94


FLAMINGO CAFE
Adresi
Kervansaray karşısı Çeşme-İzmir
Telefonu
0 232 712 93 01


ILDIRI MANZARA CAFE
Adresi
Ildırı Köyü Çeşme-izmir
Telefonu
0 232 725 10 72


SAKLI BAHÇE
Adresi
İnönü Mah. Uzun Sokak No.24 Çeşme - İZMİR
Telefonu
712 84 21



Fast Food

KUMRUCU RIZA
Adresi
Atatürk Bulvarı Sağlık Ocağı karşısı ÇEŞME/İZMİR
Telefonu
+90 232 712 95 56

KUMRUCU HİKMET
Adresi
3011 sk. No:8 Çeşme - İZMİR - TURKEY
Telefonu
+90 232 712 96 24

restaurantlar

RIHTIM RESTAURANT
Adresi
16 Eylül Mah. Hürriyet Cad. No:46 ÇEŞME
Telefonu
+90 232 712 74 33


BİSTRO PASİFİC ET VE BALIK RESTORAN
Adresi
16 Eylül Mah. No:16 Tekke Plajı mevkii Çeşme-İZMİR
Telefonu
7121767


ILDIR BALIK RESTORANT
Adresi
Ildır Köyü Çayağzı Mevkii Çeşme-İzmir
Telefonu
0 232 725 13 22

eğlence

Beach Club

CALIANTE
Adresi
Sakızlı Koy Dalyan
Telefonu
724 79 04


Fontana Beach Club
Adresi
Vekamp-Paşalimanı
Telefonu
717 08 60


SEASIDE
Adresi
Piyade Kumluğu, Liman Mevkii, Alaçatı Çeşme - İZMİR - TÜRKEY
Telefonu
+90 232 716 98 99
Faks
+90 232 716 84 18


LUBA BEACH CLUB
Adresi
Paşalimanı Çeşme-İzmir
Telefonu
717 13 13


Barlar

ANVELO BAR
Adresi
Luba Resort Köyü Çeşme-İzmir
Telefonu
0 717 21 36


ÇARDAK`S BAR
Adresi
ÇARDAK'S HOLIDAY VILLAS ÇEŞME - İZMİR - TURKEY
Telefonu
+90 232 723 38 91
Faks
+90 232 723 31 21


NİSPET
Adresi
Ilıca
Telefonu
0232 723 44 11
Faks
0232 723 22 66


SIDOMA BAR & DANCING
Adresi
Dalyanköy/Çeşme
Telefonu
724 95 40


WINE PLAZA BAR
Adresi
İnkilap Cad. No.27 Çeşme - İZMİR
Telefonu
712 09 58

Yat Turları

M/S LEVENT
Adresi
Çeşme Yat Limanı
Telefonu
+90 532 254 81 23


Mega Star
Adresi
Çeşme Yat Limanı
Telefonu
+90 542 414 04 67


PEGASUS
Adresi
Çeşme Yat Limanı
Telefonu
+90 544 763 59 06


POSEIDON
Adresi
Çeşme Yat Limanı
Telefonu
+90 535 875 25 13


SAINT MARY
Adresi
Çeşme Yat Limanı
Telefonu
+90 532 474 35 26


SİNBAD
Adresi
Çeşme Yat Limanı
Telefonu
+90 536 944 13 68


NİRVANA

Adresi
Yat Limanı - Çeşme
Telefonu
+90 536 733 00 43

konaklama

apart oteller

GÖREN APART OTEL

Adresi
İnkılap Cad. No:80 Çeşme - İZMİR - TÜRKİYE
Telefonu
+90 232 712 74 12
Faks
+90 232 712 69 07

FORA APART OTEL

Adresi
İnönü Mah.Çevreyolu 2069 Sok.No:26 Çeşme
Telefonu
+90 232 712 23 13
Faks
+90 232 712 66 33

ARMADA APART & HOTEL

Adresi
İsmet İnönü Mah. 2122 sk. No:70 Çevreyolu Belediye Tesisleri - Çeşme
Telefonu
+90 232 712 77 71
Faks
+90 232 712 85 21

ATRIUM APART OTEL

Adresi
3435 Sokak No:22 Sakarya Mahallesi Çeşme -İzmir
Telefonu
+90 232 723 23 29
Faks
+90 232 723 52 69


camping

SARAY ORMAN KAMPI
Adresi
Ilıca Büyük plaj bitişiği Çeşme
Telefonu
723 35 76

TANAY ORMAN KAMPI
Adresi
Ilıca Büyük plaj bitişiği Çeşme
Telefonu
723 35 76

pansiyonlar

UZ PANSİYON
Adresi
16 Eylül Mah. 3010 sok. No :11 Çeşme -İZMİR
Telefonu
+90 232 712 65 79 *0 532 563 10 52
Faks
+90 232 712 62 46

ÇEŞME PANSİYON
Adresi
İ. İnönü mah. 2037 sk. no:22 ÇEŞME/İZMİR
Telefonu
+90232 7126029 - 05327827382


tatil köyleri

ALTINYUNUS TATİL KÖYÜ
Adresi
Boyalık Mah.Kalemburnu Mevkii Çeşme - İzmir
Telefonu
+90 232 723 12 50
Faks
+90 232 723 22 52


EMLAK HOLIDAY VILLAGE
Adresi
Boyalık Mevkii Çeşme
Telefonu
0232 712 67 05


Butik Oteller

HOUSE BUTİK OTEL
Adresi
42 Sokak No:65 Çiftlikköy / Çeşme / İZMİR
Telefonu
0 232 7222251
Faks
0 232 7221932

HARMONİ BUTİK HOTEL
Adresi
Fahrettinpaşa Mah. 2122 Sokak Alper Çizgenakat Devlet Hastanesi Kavşağı Çeşme / İZMİR
Telefonu
+90232 7128037 - 7128165

5 Yıldızlı Oteller

SİSUS HOTEL
Adresi
Dalyanköy Yat Limanı Bölgesi Çeşme - İzmir
Telefonu
+90 232 724 03 30
Faks
+90 232 724 96 56

PIRIL OTEL
Adresi
Çevre yolu Çeşme - İZMİR
Telefonu
+90 232 712 75 74
Faks
+90 232 712 79 53

4 Yıldızlı Oteller

BOYALIK BEACH OTEL
Adresi
Boyalık Mevkii Çeşme - İzmir
Telefonu
+90 232 712 70 81
Faks
+90 232 712 73 31

ERYTHRAI OTEL
Adresi
Narlıca Dolaplı Kuyu Mevkii Çeşme İZMİR/TÜRKİYE
Telefonu
0 232 725 15 00
Faks
0 232 725 15 01

3 Yıldız ve altı Oteller

THERMAL HOTEL LORD
Adresi
3431 Sk.No:18 Altınyunus Girişi Ilıca / ÇEŞME
Telefonu
+90 232 723 38 23-24
Faks
+90 232 723 48 34

PACİFİC OTEL
Adresi
Dalyan yolu no:36 Çeşme - İzmir
Telefonu
+90232 712 63 31- 712 74 26
Faks
+90232 712 74 26

çeşme tarihi eserler

KALE :
Çeşme kalesi, 1508 yılında Osmanlı Padişahı 2. Beyazıt tarafından yaptırılmıştır. Kalenin ilk inşaatı tam deniz kıyısına yapılmıştı. Ancak, sonraki yıllarda denizin doldurulması sonucu bugünkü halini almıştır. Kale ve Liman, ticaret ve savaş gemilerini kötü hava koşullarına ve düşman saldırılarına karşı korumaktaydı. Kalenin güney kapısı, Osmanlı mimarisinin bütün özelliklerini taşımaktadır. Kale içinde müze mevcut olup, müzede Ildırı (Eritre)'den çıkarılan arkeolojik eserler sergilenmektedir.

KERVANSARAY:
1529 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan iki katlı kervansaray, tipik Osmanlı dönemi kervansaraylarından biridir. Bir benzeri de Kuşadası'nda (Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı) bulunan yapının mimarı Ali Pabuççu'nun oğlu Ömer'dir. "U" biçiminde bir plana sahip olan yapının ortasında geniş bir avlu, bu avlunun çevresinde de dükkan, depo ve odalar yer almaktadır. Bir veya birkaç merdivenle birinci kata çıkılır, burası da biçim bakımından zemin katına benzer. Yolcular özellikle yabancı tüccarlardır. Bunlar oralarda ya hayvanlarıyla geceyi geçirebilecekleri bir konut veya şehirlerde mallarını koyacak ve satacak bir yer bulurlar. Kervansarayın restorasyonu tanımlamakta olup, otel olarak günümüzde hizmet vermektedir

ÇEŞMELER :
Çeşme'nin tipik Ege mimarisi özelliklerine sahip pek çok yapısının yanısıra, adını aldığı Osmanlı dönemi çeşmeleri de, bu mimari zenginliğe ayrı bir değer kazandırır. İlçe merkezi planında yerleri belirlenen bu çeşmelerden Anonim Çeşme 1792 yılında, Kaymakam Çeşme de 1829 yılında yaptırılmıştır.

TÜRBELER :
18. Yüzyıla ait altıgen planlı bir türbedir. Osmanlı türbe mimarisinin temel karakteristiklerini yansıtmaktadır. İlçe merkezi planında yeri belirlenmiştir.

CAMİLER :
Camilerin tümü 19. Yüzyıla aittir. Bugün kullanılmakta olan bu camilerden Hacı Memiş Camii 1832 yılında, Hacı Mehmet Camii 1842 yılında inşa edilmiştir.

ÇEŞMEKÖY :
"Eski Camii" olarak da anılan yer, Çeşme ilçe merkezinin 2 Km. güneyindedir. Bizans egemenliği sırasında 1. Kılıç Arslan`ın kayınpederi Emir Çaka, yarımadayı ele geçirince, 1081 yıllarından Çeşme`ye gelmiş ve Oğuz Boylarından gelen Türkleri bu merkeze yerleştirmiştir. Halen bir cami kalıntısı ve geniş mezarlığıyla 11. Yüzyıl Türk yerleşmelerine ait ilginç bir örnektir.

Erythrai, Çeşme merkezine 27 Km. uzaklıkta küçük adacıkları olan güzel bir koyun üzerinde kurulmuştur. Arkeolojik kalıntılarda M.Ö. 3000 de Erythoros yönetiminde olan kolonistler tarafından kurulduğu anlaşılmaktadır. Şehrin kuruluşunu müteakip bir süre krallıkla yönetildiği bilinmektedir. M.Ö. 7. y.y. da iyon şehirleri arasında oluşturulan dini ve siyasi birlik olan "Panionion" a girmiştir. Pers egemenliğinden kurtulmak için gerek Yunanistan`daki ve gerekse Anadolu`daki şehirlerin sık sık girişimlerde bulundukları bilinmektedir.

Nitekim Erythrai de Grek donanmasının yakılması ve başarısızlıkla sonuçlanan Lade Deniz Harbine (M.Ö. 494) iştirak etmişler ve daha sonra Attik-Delon Deniz birliğine de katılmıştır. M.Ö. 4 y.y da Karia`daki Pers satrapı Mausolos`a ile de dostane ilişkilerinin olduğunu, öyle ki Erythrai`liler Mausolos`a duydukları şükran hissinin bir ifadesi olarak onun Tunç`tan yapılma, altın saçlı heykelini de Agoraya dikmişlerdi. Perslerle Mausolos dolayısıyla olan bu yakınlaşma Erythrai`lilerle büyük ilişkileri bulunan Atameus Kralı Hermias`ın M.Ö. 345 de Perslere karşı harekete geçmesiyle bozulmuş, otonomisini kaybetmiş, ancak M.Ö. 334 de İskender`in şehri almasıyla bağımsızlığa kavuşmuştur. M.S ki asırlarda Erythrai hakkında pek bilgi bulunamamaktadır. Önemini de yitirdiği için, Bizans egemenliğinde köy hüviyetine girmiştir. On birinci asra kadar Ephesos metropolitine bağlı piskoposluk şeklinde görülen Ertyhrai`nin Çaka Bey`den sonra Türk egemenliğine girdiği bilinmektedir. Kesin olarak Türk egemenliğine girdiği 1336 dan sonra Erythrai, Erythre, Rhtrai Lythri şeklinde değişiklikler gösteren bu yerleşme yeri, 16.y.y.`dan sonra İlderen ve Ildırı halini almıştır.

Kaynaklardan Erythrai akropolünde Athena mabedinin bulunduğu bilinmektedir. Yapılan kazılarda mabedin kendine ait mimari eleman çıkmamış olmakla beraber Arkaik devre ait altın fildişi , bronz ve fayanstan mamul bir çok küçük eserle, birinci sınıf işçilik gösteren vazo parçaları, heykel ve heykelcilikle ilgili adak eserleri bulunmuştur. Akropolün batı eteğinde köyün evleri ile düz alan arasında resmi Agoranın bulunması kuvvetle muhtemeldir. Antik kaynaklardan öğrendiğimize göre Agora`da Artemisia`nın altın çelenkli heykelinin bulunduğunu öğrenmekteyiz. Ancak şu anda bunun yeri belli değildir. Erythrai`den çıkarılan taşınabilir eserlerin tümü İzmir Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.

çeşme plajları

29 km`lik Çeşme kıyı şeridi boyunca göreceğiniz birbirinden güzel plajların her birinden ayrı bir keyif alacaksınız.Çünkü, Çeşme öyle güzel bir ev sahibidir ki ; her zaman tertemiz denizi, eşine az rastlanır yumuşacık kumsalları ve bunalmadan istediğiniz bronzluğa ulaşabileceğiniz güneşiyle kucaklar sizi. Dingin bir denizde serinleyip sonra da sımsıcak kumsal da sakince güneşlenmek mi,bir yat kiralayıp adaları gezmek mi, dalış tüpünüzü takıp derinlerdeki zenginliği keşfetmek mi yoksa surf tahtanızı alıp rüzgarla dansetmek mi istiyorsunuz? Düşlemeniz bile yeter. Çeşme hepsini önceden düşünmüş ve her bir plajını farklı bir alternatif olarak hazırlayıp hizmetinize sunmuştur sanki.

İşte en önemli plajlardan birkaçı:

ILICA :
2 Km`ye yakın uzunluktaki geniş ve beyaz kumluplajları, nitelikli konaklama tesisleri ve termal olanaklarıyla Çeşmenin en büyük ve popüler turizm merkezidir. Deniz`in içinden kaynayan sıcak termal suları, ılıca plajını ve yöredeki diğer plajları büyük birer termal havuz haline getirir. Ilıca`daki büyük, küçük konaklama tesisleri, yoğun bir turist kapasitesinin ihtiyacını karşılayabilecek durumdadır. Ilıca`nın önemini arttıran en önemli husus, termal olanaklarıdır. Birçok küçük, otel ve pansiyonlarda bile kaplıca suyu vardır. Çeşme plajlarının ve özellikle ılıca plajının en önemli özelliklerinden biri de, kıyıdan denize doğru yaklaşık yüz metrelik bir şeridin insan boyunu geçmeyecek derinlikte olmasıdır. Sığ sularda, özellikle termal kaynaklarla beslenen sularda ultraviyole ışınlarının insan sağlığına çok daha fazla yararlı olduğu bilimsel bulgularla kesinleşmiştir. Bunların yanı sıra , bu plajlardan çocukların yararlanma olanakları, sağlık ve can güvenliği bakımından elverişlidir. Ilıca`nın en büyük konaklama tesisi bu plajın kenarında yer almaktadır. Aynı zamanda Turizm Bakanlığından belgeli bir tesistir.


BOYALIK KOYU :
Yaklaşık 5 Km. uzunluğunda çok güzel plajlara sahip bir koydur. Ilıca plajının karakteristiklerini gösteren bu koy, bugün Çeşme`nin en hızlı gelişen turizm alanlarından biridir. Koyun orta kısmında yer alan Kalem Burnunun karayla birleştiği yerde, yapıldığı yıllarda Türkiye`nin en büyük ve en modern konaklama tesislerinden biri olan ALTINYUNUS TATİL KÖYÜ ve Marinası bulunmakta olup köyün tüm doğal zenginliklerini turistin hizmetine sunmaktadır. Bu koyun kuzey rüzgarlarına kapalı en sakin plajı SAKİN DENİZ (Ayayorgi) plajıdır. Kıyısındaki lokantaları ve kamp yerleriyle gerçekten sakin ve dinlendirici bir köşedir.Kıyısındaki lokantaları ve kamp yerleriyle gerçekten sakin ve dinlendirici bir köşedir.

ŞİFNE-BÜYÜK LİMAN-PAŞA LİMANI :
Ilıca plajı merkez olmak üzere kuzeydoğu yönünde Şifne`ye kadar uzanan kıyı bandı, güzel plajları ve kaplıcalarıyla değerli bir merkez oluşturur. Büyük Liman, Paşa Limanı koyları, turistik tesislerin, kamp alanlarının ve toplu yazlık konutların toplandığı bir yerdir. Şifne, kaplıcalarıyla ünlü bir merkez olup, çok sayıda temiz ve düzenli pansiyon hizmet vermektedir. Ilıca merkezine yaklaşık 5 Km. uzaklıktaki bu önemli turizm merkezine ulaşım Ilcadan sağlanır.

ILDIRI :
Antik Erythria kentinin bulunduğu Ildırır ve yöresi, doğal plajları ve kamp alanlarını bakımından kampçılar için ilginç, bir yöredir. Çeşme ilçe merkezine 22 km. Ilıca`ya 15 km. uzaklıktaki bu tarihi ve doğal zenginliklere sahip yöreye ulaşım Şifne`den sonra stabilize bir yolla yapılmaktadır.

DALYAN VE SAKIZLI KOY :
Çeşme yarımadasının kuzey kıyılarında yer alan bu turistik merkezler, tipik balıkçı mahallesi, evleri, limanı, plajları ve insanlarıyla Ege yaşantısının ve doğal güzelliklerinin toplandığı bir yöredir. Bu yöre, Çeşme ilçe merkezine 4 Km. uzaklıktadır. Dalyan köyde çok sayıda kaliteli pansiyon yerli ve yabancı turistlerin hizmetindedir.

ÇİFTLİKKÖY VE PIRLANTA PLAJI :
Çeşme ilçe merkezinin güney ve güneybatısında yer almaktadır. Bu yörenin en önemli plajları PIRLANTA-TURSİTE ve ALTINKUM plajlarıdır. Kaliteli Motel ve pansiyonlarıyla çok sayıda turisti ağırlayabilecek kapasiteye sahiptir. Ayrıca kamping yapmak için uygun alanlar vardır. Çeşme bölgesinde hakim olan kuzey rüzgarlarına kapalı bulunan bu plajlar, Çeşme ilçe merkezine yaklaşık 10 Km. uzaklıktadır.


ÇATAZMAK PLAJI :
Ulaşım Çeşme ilçe merkezinden sağlanır. İlçe merkezine uzaklığı 5 km.`dir.

EŞEK ADASI :
Eski adıyla "GONİ" olarak bilinen günümüzün Eşek Adası Çeşme`den yatlarla bir saat uzaklıkta, temiz koyları ve konuksever eşekleriyle günübirlik yat gezintileri için ideal bir yerdir. Doğal konumu itibariyle kuzey rüzgarlarına kapalı olan koylarında sualtı ve su üstü sporları yapmaya çok elverişlidir. Adanın tamamı maki ile kaplıdır ve üzerinde yaşayan eşeklerin yaşayabilmesi için rüzgarla çalışan bir tatlı su kuyusu bulunmaktadır. Bahar aylarında yolunuz düşerse sizleri yaban nergisleri, katır tırnakları ve kekiklerin sarhoş eden kokusuyla karşılaşırsınız. Ada tamamen turistik amaçlara hizmet etmekte olduğundan ve Milli Parklar kapsamında olduğundan gece konaklaması mümkün değildir. Adanın hemen yanında bulunan Karaada, doğal bir akvaryum görünümünde olan Mavi Koy sizi büyüleyen bir uğrak yeri olacaktır.

çeşmeye nasıl gidilir?

HAVA YOLU

Çeşme'de bir hava limanı henüz bulunmamaktadır. Uçakla geliyorsanız önce İzmir Adnan Menderes Havaalanı'nda indikten sonra İzmir-Urla-Alaçatı-Çeşme hattından 80 km'lik bir otoyolla Çeşme'ye karadan ulaşabilirsiniz.

DENİZ YOLU

Çeşme-Sakız Adası arasında feribot seferleri düzenlenmektedir. Yunanistan`dan Çeşme`ye deniz yoluyla giriş yapan turistler Sakız Adası (Chios) Çeşme arasında çalışan Türk ve Yunan feribotlarıyla taşınır. Ada ile Çeşme arası bir saattir.

Ayrıca Haziran ve Eylül aylarında
Çeşme –Italya Brindisi’ye seferler vardır.
İzmir-Çeşme-Kuşadası-Yunanistan ve İtalya seferi yapan feribotlar da limana uğramaktadırlar.

Çeşme - Chios (Sakız Adası)Çeşme – Sakız Adası: 17:00


KARA YOLU

İzmir`e 77 Km`lik dar bir asfalt, 80 Km`lik otoyol olmak üzere iki yolla bağlanan Çeşme`nin ulaşım merkezi İzmir`dir. Kara, hava ve deniz yoluyla gelen turistler önce İzmir`e Çeşme ve Ildırı`ya çalışan otobüslerle turizm mevsiminin en kalabalık günlerinde dahi ihtiyacı rahatlıkla karşılar. Çeşme ilçe merkezi, otobüs ve minibüslerin son durağıdır. Çiftlik, Dalyan, Alaçatı, Reisdere, Ovacık ve diğer plajlara minibüs ve belediye otobüsleri çalışmaktadır.

Otogar Tel:(+90-232) 712 64 99

çeşmede dalış

Çeşme:
Çeşme izmirden 75 km uzaklıkta izmir'in en renkli beldelerinden biridir. Bilhassa gece hayatı çok meşhurdur. Yarımadanın güney batı ucunda yeralan bu ilçemizde Osmanlı Rus deniz savaşlarından kalan eserlerinde sergilendiği antik bir kale bulunmaktadır, ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ederiz. Rüzgarları ile son derece meşhur olan bu ilçemiz bütün dünyadaki sörf meraklıları tarafından rüzgar sörfü için en iyi yerlerden biri olarak gösterilmektedir.

Fener adası:
En fazla 15-18 metreye kadar derinlesen bu ada akıntı dalışından hoşlananlar için ideal bir bölgedir. Þansınız varsa adanın daimi ziyaretçilerinden foklarla karşılaşabilirsiniz. Ada etrafında iki dalış noktası vardır. Her iki dalış noktasında fazla derin olmayan dip yapısından dolayı genelde ikinci dalışlar için kullanılmaktadır. Derinlikleri 18 metre olan yörede yapılacak dalışlarda renkli dip yapısı ilginizi çekecektir. Her türlü sünger ve mercanın bulunduğu ada yöresinde karagöz, sarpa gibi küçük sürü balıkları dalışa renk katmaktadır. Kimi kez fokların görüldüğü adada birkaç eski fok mağarası da bulunmaktadır. Dalışlar sırasında koruma altında olan foklar ile karşılaşılsa bile yaklaşmamaya özen gösterilmektedir.

Yatak adası:
Derinliğin 40 metreye kadar gittiği bu ada yaklaşık 8-10 metre derinlikte yer alan muhteşem mağarası ile ünlüdür. Genellikle günün son dalışı için tercih edilir. Adanın batısında yer alan iki mağara girisi ve içindeki süngerlerin kapladığı alan ile olusan renkli cümbüşü makro ve geniş açı fotoğraf çekenler için oldukça uygundur. Geniş açı objektif ile içeriye girdikten sonra dışarıya baktığınızda karanlığın önündeki turkuaz renkli mavilikler sizi etkileyecektir. Süre geçirmeden kameranızın ayarlarını yapıp klasik bir mağara çekimi gerçekleştirin. Mağara içine en az 3-5 kiiinin girebileceği kadar büyüktür. Ikinci dalışınızda makro objektif ile dalmanız, mağara duvarlarının yanı sıra taşların bitip kumun başladığı yerlerde de ayrı bir coşkunun barındığını hatırlatılır.

Eşek adası:
Etrafında birçok dalış noktası olmasına rağmen yarık kaya noktası adanın en güzel yeridir. Derinlik 50-60 metrelere kadar inmektedir, özellikle üstü 20 metrelerden başlayıp dibi 40 metrelere kadar inen doğu duvarı her dalıcının görmek isteyeceği bir yerdir.

İldiri körfezi:
Geçen seneye kadar yasak bölge olan bu bölgedeki mağara resifi en güzel dalış yeridir. Sığlığın batıya bakan tarafında güneyden kuzeye doğru yaklaşık hemen hemen 70 metre uzunlugunda bir duvar uzanmaktadır. üst kısmı yüzeye yaklaşık 8 metre derinlikte olan bu duvarın derinliği 12 metreden 35 metre derinliğe kadar gitmektedir. 21 meter cıvarında birbirine bağlı 3 adet mağara bulunmaktadır ve bu mağaraların bir tanesinin sığlığın ortasında 12 metre cıvarına bir çıkışı vardır. Dip yapısı bulanmaya çok müsaait oldugu için acemi dalıcıların magaraya girmesi uygun degildir.

RÜZGARIN OYUN BAHÇESİ ALAÇATI...

İzmir Çeşme otobanında hızla ilerlerken birden gözünüze,kocaman beyaz kanatlarıyla gökyüzünü kulaçlayan modern yeldeğirmenleri takılır.Ardından taş binaları,çıplak tahta kollarıyla eski ve yorgun değirmenlerin,sizi bir rüzgar ülkesine çağırdığını fark edersiniz.Bütün bunlara bir de denizin tuzlu ve serin kokusunun eklendiğini duyarsanız, Alaçatı'ya geldiniz demektir. Önünüze iki zorlu seçenek çıkıverir Alaçatı'da. Ya masmavi sularda koşuşturan rengarenk windsurf'lerin oyununa katılacaksınız,ya da yorgun yeldeğirmenlerinin gölgesinde,Anadolu kültürünün yansıdığı renkli sokaklara dalacaksınız.Olasılıkla da kararı sizin yerinize,tepenizde yükselen güneş verecek. Kendinizi bir anda,küçük yat limanına ve Alaçatı koyuna ulaşan yolda bulabilirsiniz. Alaçatı koyu,Ege kıyılarında yer alan pek çok koydan biri.Ama,iki önemli özelliği onu windsurf yapanların cenneti haline getirmiş.Biri hiç dinmeyen rüzgarı,diğeri denizini kıyıdan altmış-seksen metreye kadar bir buçuk metreyi geçmeyen derinliği.

Rüzgar sörfü yapmak istiyorum. Ama nerede yapabilirim. Bu sörfcülerin bir klubü varmı diyorsanız buyrun öyleyse. Alaçatı Windsurf Kulübü JOY bünyesinde Türkiye'nin ilk ve tek Windsurf Kulübü olarak kuruldu, Türkiyeyi temsil edebilecek sporcu yetiştirmek anlayışı çerçevesinde, Olimpik ve Fun-board windsurf okulları AWP bünyesinde faaliyetlerine 2002 sezonunda başlayacaklar.


Haritaları ve kaptanlığı ile tanıdığımız Piri Reis de "Kitab-ı Bahriye"de "Alaca at limanında deniz yufkadır"derken koyun dalgasız olduğunu kastetmiş.Yani onca rüzgara rağmen koyda dalga yüksekliği sörfçülerin tadını kaçıracak boyuta ulaşmıyor. Alaçatı'da rüzgar,yaz boyunca kuzey yönlerinden 15-25 kts(knots)süratle esiyor.Mayıstan ekime kadar süren rüzgar sezonunda,"Yetmiş iki milletten"windsurf yapanla karşılaşıyorsunuz Alaçatı'da.Karavanı veya çadırı ile gelip bütün sezonu burada geçirenler olduğu gibi,sadece yarışmalar sırasında uğrayanlar da var.Kıyıdaki sörf okulları ile hem koyda hem Alaçatı'nın içindeki otel ve pansiyonlar,deniz ve rüzgar tutkunlarını ağırlıyor.

Alaçatı koyunun bir buçuk metreyi geçmeyen derinliği,aynı zamanda yeni başlayan sörfçüler içinde iyi bir eğitim sahası.Bu özelliğinden dolayı koy,hem ustalar hem de acemiler için gözde bir sörf merkezi.Usta delikanlıyla yeni başlayan kardeşini veya kız arkadaşını birlikte sörf yaparken görebiliyorsunuz burada.Sığ sular acemilere omuz verirken,esriklenen imbat ustalarla oynaşıyor. Ulusal ve uluslararası pek çok yarışmanın düzenlendiği koy,aynı zamanda iyi bir antremen sahası da.1998-1999 Türkiye şampiyonu Bora Kozanoğlu da Alaçatı'yı mesken tutanlardan.Onu her an rüzgar ve denizle oynarken ya da yeni başlayanlara bir şeyler öğretirken görebilirsiniz.

Alaçatı'nın denizi ve rüzgarı gibi,daracık sokakları da süprizlerle dolu.Parke taşlı Arnavut kaldırımlarının iki yakasında sıralı,uzun ve zor yılların olgunluğunu taşıyan,iki katlı taş evler...Pencerelerden,cumbalardan bakan her yaştan güler yüzlü insan.Alaçatı'nın sokaklarında,camisinde,antikacı dükkanında yörenin kültür zenginliğine tanık oluyorsunuz.

Tabii,bu zengin kültür Alaçatı'nın ilginç tarihinden kaynaklanıyor.Çeşme yöresi 16.yüzyıla kadar,Anadolu'nun dış ticaret kapısıdır.Sakız adasına yerleşen Cenevizli tüccarlar,1566'da Osmanlıların Ada'yı fethetmesiyle bölgeyi terk ederler.Ve Çeşme yöresi ticari cazibesini İzmir'e kaptırır.1850'lili yıllarda Alaçatı'nın güneyindeki bataklığın kurutulmasında ve limanda çalıştırılmak üzere,çevre adalardan Rum işçiler getirilir.Adalı Rumlar Alaçatı'nın inşasına katılarak,buraya yerleşir,bağcılık yapmaya da başlarlar.Sonra Yugoslavya ve Makedonya'dan gelen göçmenler mesken tutar Alaçatı'yı.Ama savaş onları Anadolu'nun içlerine sürükler.Kurtuluş Savaşından sonra dönerler ve bu kez de aralarına Selanik,Girit ve İstanköy göçmenleri katılır.Onlarda tütüncülüğü armağan ederler yöreye,Bu tarihi med-cezirlerin izlerini Alaçatı'da görmek olası.Pazar yerindeki cami,cumbalı taş evler,değirmenler bu zorunlu kültür hareketlerinin tanığıdır hep.Yörenin tarihi onu hem yiten düşlerin,hem de filizlenen umutların diyarı yapmış.Günümüzde Alaçatı'nın tarıma elverişli topraklarında anason,zeytin,soğan ve enginar yetiştiriliyor.Bölgede turizmin yıldızı da parlıyor.Öyle ki,kışın sekiz bin olan nüfus,yazın elli bine ulaşıyor.Alaçatı Belediyesi de,her yıl Uluslararası Gençlik ve Çocuk Tiyatroları Festivali düzenleniyor. Alaçatı rüzgarı ve denizi yaşamak isteyelere olduğu kadar,Anadolu'yu tanımak isteyenlere de cömert davranıyor.Onunla tanışmaktan keyif alacaksınız...

Çeşme Müzesi

Çeşme İlçesi'nin tarihi ve kültürel açıdan önemli bir yeri olan Çeşme Kalesi Sultan II. Beyazıt Döneminde 1508 yılında inşa edilmiştir. Aydın Valisi Mir Haydar tarafından Mimar Ahmet oğlu Mehmet'e yaptırılmıştır.

Hala günümüze kadar çok iyi bir şekilde korunarak gelen Çeşme kalesi içinde Çeşme Arkeoloji Müzesi yer almaktadır. Çeşme Müzesi ilk defa 1965 yılında İstanbul Topkapı Müzesi'nden getirilen silahlarla silah müzesi olarak ziyarete açılmış olup, 1984 yılına kadar böyle devam etmiştir. Müzede bulunan silahlar salondaki aşırı nemden dolayı oksitlenerek bozulmaya başladığından, İzmir Arkeoloji ve Ödemiş müzelerine devredilmiştir. Aynı teşhir salonu düzenlenerek 1964 yılından beri devam eden Ildırı (Erythrai) antik şehrinde yapılan kurtarma kazılardan elde edilen eserler sergilenmektedir.

Pişmiş topraktan yapılmış olan tanrı ve tanrıça heykelleri, büstler, mermer heykeller, gümüş ve bronz sikkeler, altın varak, amphoralar gibi eserler sergilenmektedir.

Ildırı'da (Erythrai)da gözle görülen kalıntıların başında şehir surları gelir. Bunun yanında akropolis ve kuzeyinde tiyatro ve yine akropolisin kuzeyinde yapılan kazılarda ortaya çıkan Hellenistik ve Roma Döneminden kalma villa yapıları, Arkaik Döneme ait Athena tapınağı, Bizans döneminde inşa edilmiş kilise, Cennettepe olarak adlandırılan yerde Roma villası ve mozaikleri, Geç Roma-Bizans Döneminde inşa edilmiş hamam yapısı görülebilir.

Ildırı (Erythrai) antik şehrinde yapılan kazı ve araştırmalar sonucunda ortaya çıkarılan askeri ve sivil yapıları kale içinde ziyaretçilere sunulmuştur.


Adres: Kale Sok. No:1 Çeşme/İzmir
Tel: (232) 712 66 09

çeşme ve sakızcılık

Eski Yunan doktorları, sakızdan kuduza, yılan sokmalarına, mide rahatsızlıklarına, bağırsak ve akciğer hastalıklarına karşı çeşitli ilaçlar yaparlardı. X. y.y.`dan sonra, Sakızın ünü, Sakız Adası`nı aşarak yayılmış ve dünyada meşhur olmuştur. Sakız, muhtelif maksatlarla 25 milli ilaç firmasında kullanılmaktadır. Sakızın kendine özgü hoş bir kokusu vardır. Galinos diyor ki: "Sakız, kronik öksürük için çok elverişli bir ilaçtır." Günümüzde sakızdan altı çeşit ürün üretilmektedir. Ayrıca sakız, ülser için birebir olduğu gibi, kan basıncını da azaltır, kolisterin ve şeker hastalığı için de kullanılır.


Kanser, siroz gibi hastalıklara karşı sakızın önemi büyüktür. Sakız Adası`nın özgün bir ürünü olan ve tüm dünyaya buradan yayılan sakızın yukarıda belirtilen önemi ve yararları her gün daha iyi anlaşılmaktadır. Dünya piyasalarında önemli bir yer tutan bu ürün, yalnız SAKIZ ÜRETENLER CEMİYETİ tarafından, bütün dünya piyasalarına pazarlanmaktadır

çeşme ve çevresi

Şifalı sıcak , soğuk suların olağanüstü sayılabilecek kalitede kumun, güneşin ve berraklığın kucaklaştığı, şirin bir tatil beldesidir. Çeşme İzmir ilinin batısında kendi adını taşıyan yarımadanın en ucunda kurulmuştur. İlk çağlarda Cyssus adıyla bilinen Çeşme yöresi oniki İon kentinden biri olarak Erythraa'nın iskelesiydi. Günümüzde ünlü Çeşme plajının 20 km. kuzeydoğusunda yeralan Ildır Köyü, antik Erythraa kentinin bir bölümü içine almaktadır.

Çeşme ilçesi doğudan Urla, kuzeyden Karaburun, batı ve güneyden Ege Denizi ile çevrilidir. Gemiciler tarafından Küçük Liman diye adlandırılmıştır. Zamanla çoğalan ve bu gibi suların aktığı çeşmelerden dolayı da yöreye Çeşme denilmiştir. Arkeolojik kalıntılardan elde edilen bilgilere göre ilk yerleşim Pamfilya, Karya ve Likyalılar tarafından yapılmış olduğu belirtilmektedir. M.Ö. Büyük İskender'in şehri almasıyla, yöre özgürlüğüne kavuşmuştur. Büyük İskender'in ölümünden sonra sık sık el değişmiştir. M.Ö. 133'te Roma'ya bağlanmıştır. Roma döneminde M.S. I.yy.da bölgede meydana gelen depremlerden sonra, kent yağmalanmış ve önemini yitirmiştir. M.S. 1081'de Erythai ve Çeşme yöresi, Çaka Bey'le Türkmenlerin eline geçmiştir. Çaka Bey Çeşme'nin 2 km. güneyinde evler ve camiler yaptırarak Oğuz boyundan gelen gelen Türkleri buraya yerleştirmiştir. Eryhtrai adı Çaka Bey'in döneminden sonra Ildırı adını almıştır. 18-19 yy'larda da şehrin bir çok yerinde gürülen çeşmeler tarihi değerlerini yitirmeden günümüze değin gelmiştir.

Çeşme'nin tipik Ege mimarisin özelliklerinin, ilk bakışta göze çarptığı ve Türk kültürüyle birleşerek ayrı ayrı güzellikler sergilediği 16 çeşmesi vardır. Çeşme Kalesi, 1508 yılında II. Beyazıt tarafından inşaa ettirilmiştir. Kale Osmanlı mimarisinin bütün inceliklerini taşımaktadır. Kalenin içinde bulunan müzede Ildırı'da yapılan Arkeolojik kazılarda bulunan eserler sergilenmektedir. Bu güzel anfitiyatroda müzik yarışmaları yapılmaktadır. Ildırı, Çeşme'nin en büyük ve en popüler turizm merkezidir. Burada beyaz kumsalları, nitelikli konaklama tesisleri ve termal olanaklarından yararlanabilirsiniz. Denizin içinde kaynayan sıcak termal suları, Ilıca ve diğer plajları havuz haline getirir.

çeşme kaplıcaları

Ilıca ve Şifne Kaplıcaları, Çeşme deniz olanaklarını bütünleyen ve Çeşme'yi turizm değerleri bakımından zenginleştiren doğal kaynaklardır. Son yıllarda bazı modern turistik tesislerin bünyesine taşınan kaplıca suyunun, uzman doktorlar tarafından denetlenerek kullanılan bir sağlık aracı olarak değerlendirilmesi, Çeşme'yi kış turizmi için de aranan bir merkez haline getirmiştir.

Çeşme'deki termal kaplıcalar sıcaklıklarına göre iki gruba ayrılır.
a-) Sıcaklığı 20 santigrad derecenin altında olanlar. (İçmeler)
b-) Sıcaklığı 20 santigrad derecenin üstünde olanlar. (Kaplıcalar)

Ilıca ve Şifne kaplıcaları, çok eski devirlerden beri bilinen ve kullanılan kaplıca merkezleridir. Suların çoğunluğu sıcak ve sodyum klorürlü 42 ile 55 derece arasında bulunan sular sınıfına girmektedir. Bu iki yörede pek çok kaynak vardır. Bir kısmı denizin içinde kaynayan bu suların en önemlisi TOPAN ve HAMİDİYE adı verilen esas kaynaktır. Otel ve pansiyonların çoğuna ve yanındaki hamama sıcak su bu kaynaktan gitmektedir. Şifne'de içme olarak kullanılan ve sıcaklıkları nisbeten az olan (19 - 25 derece) aynı bileşime sahip iki ayrı kaynak mevcuttur. Total mineralizasyonları 33 gr/lt. ye kadar çıkmaktadır.

Ilıca ve Şifne suları, karadaki kaynaklardan başka, deniz içinde çeşitli yerlerden de çıkmakta ve bu yörenin plajlarını besleyerek mineral bakımından zenginleştirmektedir. Bu doğal oluşum, Çeşme plajlarına, sağlık açısından eşsiz bir değer kazandırmaktadır. Bu kaplıca suları tuzlu sular sınıfına girmektedir. Tuzluluk derecesi deniz suyunun yoğunluğuna yakındır. Litrede 27 gr.'ın üstünde bulunan bu tuzluluk ile birlikte, oldukça yüksek miktarda, sülfat ve toprak alkalitesi saptanmıştır. Isısı oldukça yüksek olan bu sular, özellikle Fransa ve bazı avrupa ülkelerinde son yıllarda yaygın bir biçimde kullanılan TALASSOTERAPİ MERKEZLERİ'nde deniz suyu ısıtılarak elde edilmektedir. Çeşme kaplıca sularıyla yapılan tedavilerde, özellikle bazı ilthabi ve kronik sendromlarda ve bu arada kronik iltihaplı kadın hastalıklarında, bronşektezi gibi bazı üst solunum yolları kronik hastalıklarında, suların rezalitif özelliklerinden yararlanılmaktadır. Ayrıca lokomotor sistemin ağrılı hastalıklarında, bazı enfeksiyöz tip ve degeneratif romatizmalarda kalsiyum teşekkülün geciktiği kırık vakalarda ve polio şekillerinde değerlendirilmektedir. Şifne'deki içme suları ise hipostetik mideler için yararlı olmakta ve ayrıca müshil olarak ta kullanılmaktadır...

Ilıca ve Şifne kaplıcaları, eski ve yeni bütün romatizma, siyatik sıraca, oynak, kemik aralıklarının romatizmadan gayri şişliklerine, oynakların içindeki kese şişliklerine, kemik iltihaplarına, kemik veremlerine, burun iltihaplarına, sinir hastalıklarına, her nevi böbrek, mesane ve kadın hastalıklarına yararlı olduğu doktorlarca tesbit edilmiştir.

Devamlı surette kuzey rüzgarları esen Ilıcalarda yazın hava sıcaklığının 27 dereceyi geçtiği nadiren görülür. Sıcak çamur banyosu alacak hastaların kaç dakika ve hangi derecede banyo alacaklarını hekime danışmaları kendi sağlıkları için daha uygun olur.

Çeşme kaplıcalarındaki ÇAMUR BANYOLARI cildin buruşukluğunu giderir, güzelleşmesini sağlar.

çeşme tarihçesi

İlk çağda CYSSUS adıyla bilinen Çeşme, Anadolu'nun Batı kıyısında MÖ.1000 yıllarında tahmin edilen 12 İyonya kentinden biri olan Erythrai (ERİTRE)'nin Ildırı İskelesiydi.Bu nedenle Çeşme'nin tarihi ile bir arada ele alınması gerekir. Bugün arkeolojik ve turistik yönden büyük önem taşıyan ERİTRE,MÖ.7. ve 8. Yüzyıllarda büyük bir iktisadi güce sahip olmuştur.Bu dönemde kent,Doğu Akdeniz ve özellikle Kıbrıs ile ticari ilişkilerde bulunuyor ve (CHIOS) -SAKIZ adası ile birlikte esir ve şarap ticaretini elinde tutuyordu. ERİTRE, önce LYDIA (LİDYA),sonradan perslerin saldırısına uğrayıp büyük ölçüde zarar görmüş,MÖ.14.yüzyılda ise yeniden zengin bir devlet olmuştur. MÖ.2.yüzyılda kent , Bergama krallığına ,daha sonra da Roma İmparatorluğuna bağlanmıştır. Romalılar zamanında Çeşme yöresi CYSSUS adını almıştır.Roma imparatorluğu ikiye bölününce Bizans topraklarında kalan ERİTRE,önemini kaybetmiş,özellikle Put'a ve çok Tanrılı dinlere karşı olan inancın güçlendiği dönemde,kentteki antik yapıların çoğu yıkılıp yakılmıştır.

Ortaçağda Bizans İmparatorluğu'na bağlı olan ERİTRE ve Çeşme Yöresi ilk olarak ÇAKA BEY zamanında Türklerin eline geçmiştir.M.S. 1081 de Birinci Kılıçaslanın kayınbabası ÇAKA BEY tarafından Selçuklular devrinde KLOZEMENE yarımadası ele geçirilmiştir. Osmanlılar zamanında Yıldırım Beyazıt tarafından yeniden Osmanlı İmparatorluğu'na bağlanan kent 1402 Ankara Savaşından sonra Timur tarafından tekrar Aydınoğullarına bağlanmış,1422 yılında yeniden Osmanlılara geçmiştir. Birinci Dünya Savaşından sonra yurdumuzun paylaşılmasıyla Çeşme Yunanlılar tarfından işgal edilmiş,fakat Kurtuluş Savaşı'nda,Fahrettin Altay Paşa birlikleri tarafından,16 Eylül 1922'de düşman işgalinden kurtarılmıştır. İlçenin adından da anlaşılacağı gibi birçok tarihi çeşme'yi bünyesinde barındırmaktadır.

ÇEŞME TARİHİNDE ÜNLÜ KİŞİLER

ÇAKA BEY
1071 yılında Aandolu`yu yurt haline getirme girişimlerine başlayan Türkmen Beylerinden olan ÇAKA BEY . Batı Anadolu`nun fethi sırasında 1078-1081 yılları arasında, Bizans Komutanlarından Kabalika Alexandros ile yaptığı muharebede yenik düşmüştür. Alexandros esir aldığı bu büyük kumandanın zekasına ve cesaretine hayran olmuş, kendisini imparator BATANCIATES`in sarayına göndermiştir. ÇAKA BEY`in saygıdeğer ve kibar bir soydan oluşu, tavır ve hareketlerinden anlaşılmaktaydı. B uimparatorun dikkatini çekmiş ve ona diğer esirlerinden farklı olarak çok özel bazı haklar tanımıştır. 1081 yılında Bizans İmparatorluğu`na Aleksios 1.in geçmesi üzerine eski durumu sarsılan ÇAKA BEY, saraydan kaçarak EGE sahillerine yerleşmiş ve kuvvetli bir ordu kurmuştur. ÇAKA BEY daha sonra İzmir`i fethetmiş ve bir müddet sonra da burada beyliğini kurmuştur. Sarayda bulunduğu sürede, İç Anadolu`nun diğer Türk Beyliklerince işgal edildiğini öğrenen Çaka Bey, Ege adaları dahil olmak üzere, beyliğini genişletmeye karar vermiştir. Böylece ilk Türk donanmasını kurmuştur. Donanmayı ilk ele geçirdiği şehir Foça`dır. Daha sonra sırasıyla Midilli ve Sakız adaları ele geçirilmiştir. Bu arada Bizans İmparatorluğu, vakit geçirmeden donanmasını Çaka Bey`in üzerine yollamış ve tarihe Türklerin yaptığı ilk deniz muharebesi olarak geçen bu savaşı büyük komutan zaferle noktalamıştır. Tarihe "Koyun Adaları Deniz Savaşı" olarak geçen bu savaş, aynı zamanda ilk deniz savaş taktiğinin uygulandığı bir savaştır. Artık Çaka Bey, bazı önemli adaları, İzmir`den Çanakkaleye kadar olan yerleri Bizansın Trakya kısmını ele geçirecekti. Bunun üzerine büyük bir donanma meydana getiren Çaka Bey, ilk etapta Edremit`i ve Çanakkale bölgesini ele geçirmiş, bu suretle Boğaz bölgesine hakim olarak karşı yakaya geçmeyi ve Trakya`yı ele geçirerek İstanbul`u fethetmeyi tasarlamıştı. Bu tehlike karşısında Bizans İmparatoru İznik Beyi Kılıç Aslan`la bir anlaşma yaparak denizden ve karadan Çaka Bey`in elinde bulunan Abydos`u kuşattı. Damadı olan Kılıç Aslan`ın bu ihanetini hiç beklemeyen Çaka Bey, Kılıç Aslan`la anlaşmayı savaştan daha yeğ buldu ve görüşme isteği Kılıç Aslan tarafından kabul edildi. Anlaşma gerçekleşti, ancak akşam, şerefine verilen ziyafette aşırı alkol almaya teşvik edilen Çaka Bey, bir gaflet anında Kılıç Aslan tarafından öldürüldü.

CEZAYİRLİ HASAN PAŞA
Hasan Paşa 1720`de Gelibolu`da doğdu. Gelibolulu tüccar Hacı Muhammed Efendi`nin kölesi idi. Sonradan efendisi tarafından azad edilen Hasan Paşa, onun verdiği bir miktar sermaye ile, yiğitlerin şöhretini duyduğu Cezayir`e gitmek için yola çıkmış, ancak yolda gemileri yabancı bir gemiye rampa edince Hasan Paşa, çok genç olmasına rağmen düşman gemisine sıçrayıp büyük bir cesaretle cenge katılmıştı. Geminin mürettabatından onbeş kadarını tek başına ölddürdükten sonra, diğerlerini geminin ambar ve kamarasına kapatarak gemiyi ele geçirmişti. Hasan Paşa`nın bu cesareti o zamanın Cezayir dayısı tarafından pek takdir edildiğinden, gemi kendisine verilerek Dayılar arasına katılmıştır. Kısa zamanda şöhrete ulaşarak Tlemsen Beyi olan Hasan Paşa, Cezayir`deki dayıların hasetliğine maruz kalıp, hayati tehlikeye düştüğünden İspanya`ya geçmiştir. Oradan da İstanbul`a geçmiştir. Hasan Paşa, Cezayir`e gitmeden önce yeniçeri ocağına yazılmış ve Belgrad seferinde büyük başarılar göstermiştir. Kendisi denizciliği ile meşhur olduğundan kaptanlar sınıfına alınarak, bir de gemi verilmiştir. 1770`de MİR-İ MİRANLIK payesi verilerek kaptan olmuş ve Limni adasını Hırıstiyanlardan alıp "GAZİ" ünvanını almıştır. Aynı sene içinde vezir olan Hasan Paşa, Kaptan-ı Derya tayin olmuştur. Daha sonra boğaz muhafızı, sonra da Anadolu eyaleti ve Rusçuk Seraskeri oldu. 1786`da Sadaret kaymakamı olan Hasan Paşa, iki sene sonra Kaptan-ı Deryalıktan azledildi. Hasan Paşa Kaptan-ı Derya olduğu senelerde 1768 Türk-Rus harbi baş göstermişti. Rusların Akdenize gönderdikleri Baltık donanması önce Osmanlı donanmasıyla çarpışmış, ama bu çarpışmada kesin sonuç alınamamıştı. Ege kıyılarına yakın KOYUN ADALARI civarında yapılan ikinci bir savaşta asıl muharebe Hasan Paşa`nın kalyonu ile Rus Amirali Sipiridov`un gemisi arasında olmuştur. Hasan Paşa ile otuz kadar yiğit Rus gemisine geçmiştir. Düşman gemisinde yapılan kahramanca çarpışma esnasında yaralanan Hasan Paşa, tekrar kendi gemisine geçmiştir. Bu beklenmeyen baskın ile şaşkına dönen Moskoflar telaşa kapılarak kendi cephaneliklerini ateşlemişler, ateş Türk gemisine de sıçrayınca her iki gemi de yanmaya başlamıştı. Türk yiğitleri de kıyıdan gönderilen bir kayıkla kurtarılmışlardı. Hasan Paşa`ya gösterdiği kahramanlık sebebiyle kendisine Kaptanlık ve Beylerbeyliği verilmiştir. Hasan Paşa`nın ikinci Kaptan-ı Deryalığı 15 yıl sürdü. Bu süre içinde pek büyük hizmetlerde bulunan Hasan Paşa, Suriye ve Irak`ta başgösteren Tahir Ömer isyanını bastırmış, daha sonra 1787 Rus-Avusturya harbinde Yılan Adası savaşına katılıp, Rus donanmasını mağlup etmiştir. Ertesi yıl İsmail önünde de Rusları hezimete uğratarak başarı kazanmış, bu başarısı üzerine Sadrazamlık payesi verilmiştir. Hasan Paşa`nın bu görevi 3 ay sürmüştür; 1790 senesinde vefat etmiştir. Hasan Paşa, yürüttüğü devlet hizmetleri yanında birçok hayır eserleri de bırakmıştır. İstanbul tersanesinde bir kışla yaptıran Hasan Paşa, Midilli`ye çeşmeler yaptırdı. Bakla`da yine çeşme, Vizne`de cami, hama ve üç çeşme, Midilli`de Paşa köşkü ve büyük mermer havuz ve Limni, Sakız, İstanköy adalarında çeşmeler yaptırdı. Hasan Paşa`nın en büyük özelliği, kendisine alıştırdığı bir aslanı daima yanında gezdirmesiydi.

GELENEK VE GÖRENEKLER

NİŞAN BALIĞI :
Nişan yapacak olan oğlan evi tarafından büyük bir balık avlanır.Bu balık iri bir çipura,sinavrit veya levrek olabilir.Balık oğlan evi tarafından süslenir,balığın üstüne parlak kağıtlarla kız ve oğlanın isimlerinin baş harfleri çeşitli motiflerle işlenir.Süslenen balık bir tepsiye konur törenle kız evine gönderilir.Kız evi de bunu pişirir ve bir parçasını oğlan evine gönderir.

ŞEKER İŞİ :
Nişanlanan kız evi tarafından yapılır.Un kurabiyesine benzeyen,fakat çok zahmetli olan ve pahalıya mal olan şeker işi,nişanda ve nişandan sonra,önce oğlan evine,sonra tebriğe gelen misafirlere ikram edilir. Şeker evinin güzel olması kız evinin övünç kaynağıdır.

TESTİ KIRMA :
Eskiden düğünlerde,sünnetlerde oynayan kişinin şerefine yere vurularak testi kırılırdı.Çeşme'de özel olarak testi satan dükkanlar mevcuttu.Bir kişi oynarken kırılan testinin fazlalığı,o kişinin itibarını ve oyun gücünü gösterirdi.

BAZİNA :
Yaz günleri tütün kırımlarından sonra aileler tarafından düzenlenen yemek şölenidir.Davetliler bu davete tahta kaşıklarını alarak giderler.Hamur işi,bamya,kıyma ile yapılan bu özel yemek yendikten sonra,başka bir Bazina günü için tarih tespit edilir.